Bu benden ne ilk kaçışın... Ne de ilk düşüşün yüreğime. Ne bu benden ilk geçişin... Ne de son küsüşüm kaderime.
5 Ekim 2022 Çarşamba
BEKLEMEYİNCE, ummayınca, vazgeçince hafifliyor hayat.
Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden… Kendi kendine kalınca, kimseden beklentin olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor.
Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boşverebildiğinde güzelleşiyor.
Kendini anlatmayı bıraktığında; insanları anlamaya çalışmadığında, buluttan nem kapmadığında, anlamsız savaşlardan kaçındığında sakinleşiyor.
Fedakarlıktan vazgeçip kendine döndüğünde, önce kendini önemsediğinde, o kadehi kendine kaldırdığında anlamlaşıyor.
“Gidemem” dediğin yerden gittiğinde, “Yapamam” dediğin sulardan geçtiğinde, kendine yolculuk ettiğinde, herkesin geçtiği o kalabalık yollardan geçmeyip, sana özel patikalardan yürüdüğünde, farklılaşıyor.
O kadar da önemli olmuyor o zaman yok yere üzüldüklerin… O beklediğin huzur geliveriyor birden… “Otur” diyorsun kendine, “Konuşalım, neler geçti başımızdan…” Kendini kendine itiraf ediyorsun, günah çıkarır gibi…
Anlatmak iyi geliyor, ağlamak daha da iyi… Değil mi ki, insanı en iyi kendisi anlıyor? Böylece kendi sırtını sıvazlamayı da öğreniyorsun. Otomatik pilota alıp hayatı, biraz arkana yaslanıyorsun, yavaşlıyorsun. Yavaş yavaş anlıyorsun; sen aslında kimdin, hatırlıyorsun. Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun.
Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun.
4 Ekim 2022 Salı
Biri...
"Bana iyi geliyorsun"
diyebileceği biri olmalı insanın hayatında…
Başını alıp gitmek istersin ya bazen,
işte o zamanlarda şefkatine sığınabileceği
biri olmalı insanın.
Dünyanın bütün sıkıntısını,
stresini bir sarılışında unutturabilen biri olmalı.
Hiçbir şeyi düşünmeden, hiç korkmadan, endişelerin olmadan kendini emanet edebileceğin biri…
Öyle biri olmalı ki;
en kötü zamanlarında bile seni rahatlatabilmeli, unutmak istediğin ne varsa hafızandan silebilecek biri.
Uzun uzun onu anlatmak yerine, kısaca ‘huzurum’
diye özetleyebileceği biri olmalı insanın hayatında!..”
Kahraman Tazeoğlu