22 Eylül 2010 Çarşamba

21 EYLÜL 2010

dikenin
kalbime battığı bir sonbahar günüdür
21 EYLÜL 2010! 


“Bir kente, aşkın için gelmek ne güzel,
ama aşkın için bir kenti terk etme!” demişti birisi…




Denizle tuz gibi karıştı aklım
Bir sana tutkunum, bir sana düşman.

Kalbim avucunda yok gizli saklım,
Bir sana tutkunum, bir sana düşman.

Dalgalara yenik düştük küreğim,
Yelkenler perişan yerde direğim
Gel gitlere boyun eğdi yüreğim

Bir sana tutkunum, bir sana düşman.

Bir sevdazedeyim köhne kayıkta
Gönül anaforda can kayalıkta.
Temmuz güneşisin sen aralıkta

Bir sana tutkunum... Bir sana düşman!


Sen yaşama sevdamın
Tükenmez özlemi
Gecenin orta yerinde
Mutluluk şarkıları söyleten
Yalnızlıklarımın son durağı
Ve sen vazgeçilmezim...


hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmıyan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

Attila İlhan


dikenin

kalbime battığı bir sonbahar günüdür

sen elini bulutların içinde gezdirirsin

bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler

içini kurtlar kemirir

bence malumdur

buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün

senin ateşler içinde olduğun

bence malumdur

ellerin muhakkak çocuk elleridir

hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün

onlar neden daima okul türküleridir

süleymancıktan bahseder

kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden

süleymancıktan

ve karınca yuvalarından bahseder

ışıksız kömürsüz karınca yuvalarından

gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün

sen ansızın gökyüzünde görünürsün

gözlerinin rengi

bence malumdur

elinde değildir akşam serinliğinde üşüsün

eylül'den itibaren geceler hazindir uzundur

sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler

sokakların üstüne bulutlar gelirler

bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir

bir yıldız bir yıldızın ardınca gider

yıldızların kaybolduklari yer

bence malumdur

karanlıkta bir şeyler kopar dağılır

uzaktan yabancı sesler duyulur

sen elini bulutların içinde gezdirirsin

elin hayallerimi dağıtır

bilirsin

sen elini bulutların içinde gezdirirsin

ATTİLA İLHAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder