7 Eylül 2011 Çarşamba

Ege' den Esintiler



DOĞUM GÜNÜNDE SANA HASRETİM

Her sabah açınca gözlerimi,
Hep yanımda olmanı isterdim.
Dolaşırken sokaklarda bir başıma,
Kolumda kolun olsun isterdim.
Özleminle dolup taşınca yüreğim,
Yanına koşmak isterdim.

Seni öyle çok özledim ki bilemezsin.
Dokunamadığım tenini,
Tadamadığım dudaklarını,
Sarılamadan sana sarılmayı,
Hayallerimde varlığını,
Bitmesini istemediğim rüyalarımda
Ellerini tutmayı,
Bana bakışlarını, konuşmanı,
Unutamadığım kokunu,
Beni mutlu eden sözlerini,
Seni seviyorum deyişini özledim.

Bugün senin doğum günün…

Özlemlerimin dağ gibi olduğu,
Hayalinle yetinmek zorunda kaldığım,
Var oluşuna şükrettiğim sevgilim;
Sağlık, huzur ve mutluluk,
Senin için en büyük dileğim…


ege




KIYI DALGALARI

Küçük bir el gibi uzanıyor
Sahildeki kumlara.
Okşuyor önce incitmeden,
Sen de,
Uzat bana ellerini diyor sanki.

Küçük beyaz bir köpük,
Hediye misali kalıyor
Islak kumların arasında.
Bir kaç küçük çakıl taşını
Takıyor peşine geriye dönerken,
Yeniden gelebilmek için.

Dalgalar,
Küçük ve sevimli, dalgalar
Huzur veren dalgalar.
Her zaman yeniden gelmek için giderler.
Ama
Hep oradadırlar,
Kıyıyı bir türlü terk etmezler.

ege




ISSIZ ADAM

Yalnız dolaştı ıssız sokaklarda.
Adımaları nereye götürdü bilemedi.
Öylesine amaçsız öylesine boş,
Huzurluyum artık diyemedi.

Deniz bile durgundu.
O bile yalnız ve ıssızdı.
Körfezi örtmüştü gecenin kara yorganı,
Işığı görünmüyordu yıldızların.
Uzaklara, çok uzaklara
Dalgın bakayordu gözleri.
Ama ne bir resim ne bir görüntü
Canlanıyordu karşısında.
Sadece ıssız bir gecenin koltuğunda
Cılız ışıklarıyla sokak lambaları
Belkide kerhen yol gösteriyordu insanlara.

Duyduğu sadece
Nefesinin garip sesiydi.
Bir de tabanlarının zemindeki sürtünmesi.

Yalnız ve ıssız dolaştı sokaklarda.
Yalnız ve ıssızdı elleri ceplerinde.
Yalnız ve ıssızdı adımları.
Yalnız ve ıssızdı nefesi.
Öyle arzuladıki onu
Yalnız ve ıssızlığına deva olsun diye.
Ama yollar,
Ama zaman,
Ama mekân,
Herşey yalnız ve ıssızdı onunla beraber.

Bu yalnız ve ıssız gecede
Yalnız ve ıssız bir adam.
Yürüyordu yollarda
Naçar adımlarla.
Ve yine de umuyordu.
Biliyordu sabah güneş yeniden doğar.
Yeniden filizlenir umutlar.
Umutlar karanlığı boğar.
Belki de bu güneş
Onun bahtına da doğar.


ege


ADI AŞK


Görürsün birden,
Yanar içinde bir alev.
Ne su söndürür ne de hava
İçindeki yangını.
Hiç bir şeyle kıyaslayamazsın.
Sadece yanarsın,
Yanmak istersen.
Kor ateşlere dönersin.
Şiirler dizelersin,
Şarkılar bestelersin.
Adının ne önemi var?
Adına da aşk dersin.
                                                                                                                                 TAŞLAR

Ne taşlar toplarız eteklerimize
Alabildiğince.
Sanki;
Marifetmiş gibi gösteririz bazen.
İrili ufaklı, parlak ya da mat.
Çok mu önemli bunları taşımak?

Sadece hammalık,
Yürürken ağırlık,
Hem de verdiği rahatsızlık.
Değermi taşımaya?

At onları,
İster yolun kenarna,
İster denizin derinliklerine.
At onları,
Kurtul hayatın gereksiz hammallığından.

Hayatı geldiği gibi yaşa
Böylesi daha güzel inan bana.




DUVAR

Bir duvardı ördüğüm acemice
Renkli ama eski model tuğlalardan.
Rastgele yerleştirmişim tuğlaları
Farkına varmadan.
Şimdi,
Bir kaç adım
Uzaktan bakıyorum,
Ördüğüm duvarın tuğlalarına.

Usta işi olmasa da
Bu benim duvarım.
Düzgün olmasada yerleştirdiğim tuğlalar,
Bu yine de benim duvarım.

İlk beş sırayı
Nasıl yaptım?
Neden yaptım?
Bilmiyorum.
Örmeye başladığım günü
İnanın hatırlamıyorum.
Bu kadar tuğlayı
Nereden buldum?
Onu da bilmiyorum.
Daha ne kadar öreceğim bu duvarı?
Cevap veremiyorum.

Bazı yerler eğri olmuş,
Bazı yerler çok düzgün.
Tuğlaların renkleri
Bir desen vermişler sanki.

Sanatçı elinden çıkmasa da
Bu benim duvarım.
Renkler alacalı olsa da
Bu benim duvarım.

Tuğlalar arasındaki çizgiler
Düzgün olmamış.
Varsın olsun!
Renkler uyumsuz olmuş
Karışmış birbirine.
Varsın olsun!

Çok ustalar gördüm
Kendi duvarlarını ören.
Ördükleri duvarlarla
Çok öğünen.
Ama
Kimin ördüğü duvar
Çok mükemmel ki?

Dedim ya...
Bu benim duvarım
Eğri olsa da,
Çirkin olsa da,
Uyumsuz olsa da,
Güzel olsa da,
Bu benim duvarım.

Şimdi,
Bir kaç adım
Uzaktan bakıyorum,
Ördüğüm duvarın tuğlalarına.
Ve
Övünüyorum
Ördüğüm duvarımla.



ege

KATLANAMADIM

Katlanırım demiştim
Sen giderken sensizliğe.
Görmemeye
Yosun rengi gözlerini.

Katlanırım demiştim
Duymamaya bitanem deyişlerini,
Tutmamaya ellerini,
Koklamamaya tenini,
Sarılmamaya aşk ile sana.

Katlanırım demiştim
Senin için sensiz olmaya.

Katlanmaya çalışmak;
Mahkûm olmaktı,
Teslim olmaktı sensizliğe.

Nasıl durdurabilirdim
İçimde doğan ve
Her parçamı
Bir yerlere savuran fırtınayı.
Nasıl söndürebilirdim
Yüreğimin derinliklerindeki
Senin yaktığın ateşi.

Kolay mı sanıyorsun
Katlanmaya çalışmayı.
Katlanmaya çalıştım,
Başaramadım.
Her saniyemde sen vardın.
Sensizliğe katlanmaya
Katlanamadım.

ege

YANIK YÜREK

Bizim yüreklerimizin yanıklığı
Bazen bir şarkının notasında
Bazen bir rengin ortasında
Bazen kanadının ucundadır
Bir kuşun.

Sevda yakmaya görsün gönüllerimizi,
Çaresizlik bağlarsa ellerimizi,
Her şey, ama her şey yakar
Hassas yüreklerimizi.

ege


 ANLAYAMADIM

Sis mi çöktü
Duygularımın üstüne,
Karanlık mı
Sardı beni kollarına?
Anlayamadım.

Hani bir martının
Kanadında
Özgürce uçardı ya
Yüreğim.
Martılar mı uçmaz oldu,
Kanatları mı kırıldı?
Anlayamadım.

Beklerken seni penceremde,
Yağmurun,
Şiir misali yağışının
Hüznü kapladı içimi.
Gelecektin,
Bekle demiştin beni.
Gelmedin.
Asır oldu her saniyem.
Yollar mı kapandı
Zaman mı eskidi?
Anlayamadım.

Yolların yorgunu
Umut treninin
Merhaba diyen düdüğü,
Seni
Bana getirdi sanmıştım.
Tren mi boştu,
Sen mi inmedin?
Anlayamadım.

Sokak lambalarının
Cılız ışıklarına
Arkadaş olmuştu mehtap.

Götürdüğü yere,
Biraz da olsa
Umutla giderken;
Her tökezlediğimde;
Lambalar mı söndü,
Ay mı girdi bulutlara?
Anlayamadım.

 Balıkçılar
Umutla açılmışlardı
Denize
Sabahın kör karanlığında.
Rast gele demişlerdi
Kendilerinden emin.
Ama nafile bir bekleyiş
Elleri bomboş.
Deniz mi kirlenmişti
Kısmetleri mi kapanmıştı?
Anlayamadım.

Anlamaya çalıştım,
Yorgundu yüreğim.
Anlamaya çalıştım,
Tutmadı ellerim.
Koca bir dağ oldu
Gönlümdeki yük.
Vurdu beni yerden yere,
Dayanmadı dizlerim.
Kırık dökük anılarla,
Puslu yarınlara
Umutla
Kucak açamadım.
Anlamak istedim,
Bir türlü
Anlayamadım.
ege

SENSİZ KALDIM

Ben yalnızlar yalnızı,
Ben kurumuş bir ağaç,
Ben susuz bir pınar,
Ben rüzgârsız bir bulut,
Ben yağmursuz bir toprak,
Ben Güneşsiz gökyüzü,
Ben mehtapsız bir gece,
Ben sözlerin suskunu,
Ben bir yudum suya susamış,

Sen yalnızlığıma yoldaş,
Sen kurumuşluğuma hayat,
Sen pınarlarıma su,
Sen bulutlarıma rüzgâr,
Sen topraklarıma yağmur,
Sen gökyüzüme Güneş,
Sen gecelerime mehtap,
Sen suskunluğuma söz,
Sen susamışlığıma su olmuştun.

Şimdi sen, verdiklerinle gittin.
Ve
Ben yine
Kurumuş ve susuz,
Rüzgârsız, Güneşsiz ve mehtapsız,
Yalnız ve suskun kaldım.
En önemlisi de;
Sensiz kaldım.
ege 

 ALLAH BİLİR

 Paramparça bir yürek
Yaşamla savaşıyor.
Paramparça duygular
Mutluluğu arıyor.

Bazen coşuyor içim
Mutluyum sanıyorum.
Bir de bakıyorum ki
Yine aldanıyorum.

Yıllardır hep yanıldım.
Mutluluyum diye kandım.
Ama, her ne hikmetse
Bir türlü bulamadım.

Diyorum ki kendime.
Hata mı yapıyorum?
Arıyıp tarıyorum
Ancak bulamıyorum.

Kader yolunda nedir
Karşıma çıkacaklar?
Bunu Allah biliyor
Bir ben bilemiyorum.
ege

EFKARLIYIM

Efkâr bastı gönlüme,
Efkârlandım ben bugün.

O, yüzünün hayali
Gelince gözlerime,
Efkâr bastı yüreğime,
Efkârla doldum bugün.

Sen gideli günler oldu
Alışmaya çalıştım.
Ruhumun hicranını
Soğutmaya uğraştım.

Hayalin terk etmedi
Uzun süredir beni.
Biliyor musun ne çok,
Ne çok sevmişim seni?

Körfezin manzarası
Avutmuyor ki artık.
Hala seviyorum seni.
Bu, nasıl bir ayrılık?

Kurdum rakı sofrasını
Efkârımı dağıtsın.
Dağılacak efkârımı
Ben miyim anlamadım.
Her yudumda seni içtim.
Seninle sarhoş oldum.
Efkârı dağıtmadım,
Dağıtılan ben oldum.

Bir sigara tüttürdüm,
Dumanını savurdum.
İçime çektiğim sen,
Savrulansa ben oldum.

Meğer ne çok sevmişim
Seni ben, güzel gözlüm.
İnce, narin yapılı,
Tatlı dilli, hoş sözlüm.

Biliyorum dönüş yok
Ayrılığın sonunda.
Sensiz geçecek ömrüm,
Katlanacak ben oldum.

Yine de dilerim ki;
Mutluluk senin olsun.
Beni benimle bırak,
Hüzünler benim olsun.

Efkâr bastı gönlüme
Efkârlıyım be Gülüm!

ege

 ÜÇ KELİME

Sana,
Hayatımı anlatayım sevgilim.
Hayatım; seninle ilgili
Üç kelimeden ibaret.
Ben seni;
Sevdim, seviyorum ve seveceğim.
Hayatımın anlamı
Sadece bu üç küçük kelime.
Belki senin için
Önemsizdi.
Ama
Benim için
Bir ömürdü.

ege

VAZGEÇ

Vazgeç artık,
Vazgeç sevdiğini söylemekten.
Vazgeç beni düşünmekten.

Anladım ki
Ben değilim sevdiğin.
Git artık dönme geri.
Vazgeç beni aramaktan.
Vazgeç boynuma sarılıp.
Hıçkırarak ağlamaktan.
Sen yolunu çizmişsin.
Beni hayatından silmişsin.

Sakın bana acıma.
Acıyacaksan eğer,
Kayıplarına acı.
Kurduğun hayallerine acı
Her şeyden de fazla
Kendine acı.

 Anladım ki,
Sen de, beni sevmedin
Diğerleri gibi.
Sevdiğini sandın ya da
Beni sevmeyi sevdin sadece.

Ya ben,
Suçum; sadece seni sevmek,
Sadece, benim olmanı
Arzulamak mıydı?

Vazgeç artık.
Vazgeç hayatı,
Kopuk kopuk yaşamaktan.
Ve yaşatmaktan.

Tamamıyla vazgeç benden
Sevgi dilenmiyorum senden.
ege



SEVMEK  İSTEDİM

Sevmek istedim her şeyi.
Sevgiyle bakmak,
Sevgiyle sarılmak hayata.
Sevgiyle yaşamak istedim.

Ben çalıştıkça sevmeye,
Gördükçe çirkinliklerini içindeki hayatın,
Sevmemeye dönüştü saf duygularım.

Bahaneler oluştu sevmemem için.
Güneşi sevmedim tenimi yaktı diye.
Gündüz çirkinlikleri gördü gözlerim.
Gecenin karanlığı korkuttu beni.
Güven duyamadım insanların gülüşüne.
Yalanlar gördüm, yılanlar gördüm.
Dost denilen hainler gördüm.
Sevgiler gördüm sahtekar.
Aşklar gördüm karşılıksız.
Dolu görmek istedim bardağın yarısını.
Ama, hep boş tarafa baktı gözlerim.
             




Ben yalnızlığı da sevmedim.
Oradan geldim besbelli.
İsyan ettim her dem yaşadığım günlere.
Bu nasıl hayat Tanrım.
Hakkım yok mu sevmeye sevilmeye.

Ama yine de,
Sevmek isterim her şeyi.
Sevgiyle sarılmak hayata ve,
Sevgiyle yaşamak isterim.
                                    ege

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder