31 Ağustos 2010 Salı

SANA...


TUTAR MISIN ELLERİMDEN SANA DOĞRU DÜŞERSEM...?

Şimdi, belki de hiçbir şeyin...

Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok belki de. Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum. Sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, yarım gülüşlerim var; artık istemediğin dudaklarımda.

İçimdeki sevgine, yerine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum! Bende olan seni, hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de... Sendeki benin nasıl olduğunu, anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum... Eskiden de hep merak ettiğim gibi...

Şimdi bir mevsimlik aşk kaldı avuçlarımda...Sadece bir mevsim yaşanan, ama bir ömür gibi gelen aşk. Kalbim, seni halen benimle biliyor ve ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum. Çok eskiden olduğu gibi; yine her yerde sen varsın, her şarkıda, her gördüğüm insanda, denizde, gecede, uykumda. Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi...

Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın; dokunuşlarında kendini bulan... Ama! En çok da imkânsızın, mutsuzluğun oldum. Ağladığın, bağırdığın ya da sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum. Yüreğindeki kadın ben olmak isterken, yüreğine sığınan ve tozlanacak olan bir anı oldum. Haketmediklerin, ''artık yeter!'' dediklerin! Her şeyin olmak isterken, şimdi belki de hiçbir şeyin oldum. Söylesene, ben gerçekten senin neyin oldum?

***

ÖZLÜYORUM SENİ...

... Zaman sensizlikle karışınca, adı yanlızlık oluyor. En çok sözlerini özlüyorum, bir de tebessümünü...

Sen bensiz belki mutlusun, ama bana sensizlik çok koyuyor. Seninle olmak güzeldi, sevmek seni bütün ihtimalsizliklere rağmen; kapılıp rüzgarına, gitmek güzeldi....

Şimdi ne varsa içimi yakan, hepsi biraz da tebessüm barındırıyorsa içinde, her şeye rağmen seni sevmeyi becerebildiğimdendir.

Sarhoş kavisler çiziyor rüyalarım, bir sana, bir yalnızlığıma çarparak kabuslarla uyanıyorum. Geniş ama zor bir yolda yürürken, bir anda bitiyor sokaklar, düşlerimde bile sana ulaşamıyorum. Hep kenarında duruyorum hayatın, korkuyorum sensizlik itecek gün gelince beni aşağıya. Kuşatılmış bir şehir gibi, senden görünmez duvarlarla sarılı dört bir yanım, üşüyorum.

Bazı geceler yağmur başlıyor, çatıya düştükçe damlalar sesleri büyüyor, ürküyorum. Yanımda olsan, sarılsam, güven duysam olmaz mı? Olmaz, biliyorum. Biz bir türlü olamıyoruz. Bizden daha büyük olan şey; neyse o, engelliyor ikimizi, birbirimize tutunamıyoruz şu mahzun gece yarılarında.

***

Ya sen olmasaydın
Söyle bana ben niye var olacaktım ki?
Sensiz bir dünyada...
Umut ve pişmanlık duymadan...
Yaşamak için mi?

Ve sen olmasaydın eğer
Aşkı icad etmeye çalışırdım
Tıpkı bir ressam gibi
Parmaklarının altında
Günün renklerinin doğduğunu gören
Ve onlara bir faydası olmayan...

Ya sen olmasaydın
Söyle bana ben kimin için var olacaktım ki?

Ve sen olmasaydın eğer
En fazla bir nokta olurdum
Gelip giden bu dünyada
Kaybolur giderdim
Ve yine sana ihtiyaç duyardım.

Ya sen olmasaydın
Söyle bana ben nasıl var olacaktım ki?
Kendimmiş gibi yapardım
Ama gerçek olmazdım ki...

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder