12 Ağustos 2010 Perşembe

Sevdamın Şehri...





Sevdamın Şehri

Her ayrılığın ardından
yağar mı yağmurlar?
Bak gidiyorum...
Öyle bir yağıyor ki;
ağlar gibi ayrılıklara.
Ayrılıyoruz İzmir...

Soğuk bir otobüs camının ardından,
kalanları seyredeceğim birazdan.
Şimdi burada olmamalıydım.
Gitmemeliydim, bitmemeliydi...
Serseri gibi;
yürümeliydim sokak aralarında.
Gözyaşlarımı yağmurla saklamalıydım.
Yorulunca,
ıslak bir kaldırımda kalmalıydım..
Şimdi olmamalıydı bu ayrılık.
İzmirim...
Sevdamın,
Kavgamın şehri
Burada bitiyor işte her şey...
Giderken el sallayacağım sana
Sen de
tüm mahzunluğunla bakarsın,
bilirim bana...
Sen benim çocukluğum,
gençliğim, ideallerim, en saf yanım...
'' Gitme! '' der gibisin.
Yarın sabah yağmur sonrası
toprak kokar sokakların.
İnsanların dolar caddelerine.
Güneş vurur
ıslak çimlerin üstüne.
Pırıl pırıl...
Yeni birileri gelir
yeni umutlarla...
Sevgililer,
el ele geçerler sokaklarından.
Uzaklarda aklıma gelince
kıskanırım onları.
Belki ağlarım...
Küçücük bir kızdım,
sokaklarında koşa oynaya büyüdüm.
Tüm acılarımı,
en mutlu anlarımı gördün.
En büyük aşkıma tek şahit sensin.
Her şeyi sana bırakıyorum işte!
Kalbim yeter bana
senden kalanlarla.
Hiç bilmediğim bir şehirde uyanınca;
duvarlar, insanlar,
sesler yabancıyken...
Daha çok özleyeceğim seni.
Bir şarkı mırıldanıyorum içimden
ağlamamak için...
Gözlerim yanıyor.
Hangi ayrılık vardır ki;
canı yanmaz insanın.
Canım yana yana gidiyorum.
Soğuk yağmurlu bir aralık gecesi.
Şimdi ayrılık vakti.
Soğuk, puslu
bir otobüs camının ardından
bakıyorum sana...
İzmirim,
Sevdamın şehri...
İyi bak kendine!



İZMİR


Her yerinde gözyaşlarım var bu kentin
Körfezinde martılar denize aşık
Güz gelince yalnızlık sarar bu şehri
Yollarında yapraklar dala hasret
Ben onu burada buldum burada yitirdim
Bir çıkmazın içinde kalmış gibiydim
Kaç kere inandığım boşa çıktı sevincim
Yırtılmış kara kalem resimler gibiydim

Ya aşkımı ver geri
Ya da denizinde boğ beni
Razıyım İzmir öldür beni
Onu bana ver geri
Ya da denizinde boğ beni
Razıyım İzmir öldür beni

Kış gelince yalnızlık sarar bu şehri
Vedalaşan gözler yağmura yolcu
Ben onu burada buldum burada yitirdim
Yırtılmış kara kalem resimler gibiydim

Ya aşkımı ver geri
Ya da denizinde boğ beni
Razıyım İzmir öldür beni
Onu bana ver geri



Yorgundum... Yorulmuştum,
Omzunu yasladın.
Aradığım ama bulamadığım bir sevdaydın
Şehvetle değil... Şefkatle yaklaştın
O günden beri ayrılamadım senden.
Değil sadece senden... Her şeyinden!
İzmir!... Sen benim erkeğim gibisin
Ne olursa olsun beni koruyacak gibisin.

Loş ışıklı sahnelerinde isyan ettim aşka
Trajik komik ayrılıklar en çok alkışı aldı.
Suskunluğuyla vuranlar görünmez katil oldu,
Yaralarımı bir sen gördün.
Bir sen sardın bir sen bastırdın.
İzmir!... Sen benim erkeğim gibisin
Ne olursa olsun bana sarılacak gibisin.

Meteliksiz dolaştığım oldu sokaklarında
Elimde bira şişesi ayaklarımı denizine uzattığım oldu.
Çok isyan ettim ağladım,
Akıttım göz yaşlarımı sularına
Küfürler yağdırdım dili bozuk geçmişin,
Yalnızlığımın en karanlık yerlerinde karşıma çıkmasına
Senden çıkardım hıncımı
Seni terk etmekle tehdit ettim
Saçlarım uzundu... Kısaydı... Uzundu
Saçlarıma geçirip ellerini beni kendine çektin
İzmir!... Sen benim erkeğim gibisin
Ne olursa olsun beni bırakmayacak gibisin.

Başka şehirlerle aldattım seni
Başka şehirlerin gelini olmayı düşledim,
Yüreğimin sevgiye acıktığı ihtiras kokan kollarda
Başka şehirlere koştum,
Arkamda senin gözlerini bırakarak...
Ama biliyordun;
Sevilmeyi seviyordu yüreğim
Ondandı her sıcak öpüşte mum gibi eriyişim 
Eridim... Gittim... Gönderildim... Geri geldim
Senin kadar kimse okuyamadı beni
Kimse senin gibi yüreği bilmedi
İzmir!... Sen benim erkeğim gibisin
Ne olursa olsun bensiz olmaz gibisin.

Gündüzünü de sevdim elbet,
Ama gecelerin başka...
Gecelerin bedenimle şehvet yarışında
Ah! sevişmek diyorum...
Sevişmek değil sadece bedenle
Yürekle... Gözle... Elle... Ve ruhla
Gecelerin sevişmeme mani...
Görmüyor musun,
İntihara meyilli sevgilerim
Kanayan ve ağrıyan bir bedenin arzularına tutunuyorum
İlk ismim kadın... Sonrasında çiçeğim
Sevişme sonrası içilen sigaralar gibi
Yorgun ve uykuludur yüreğim
Ama sen;
İzmir!... Sen benim erkeğim gibisin
Ne olursa olsun beni sevecek gibisin.

Bir vapur telaşında kaybettim belki beklemeyi
Yakışmadı üstüme kararsız bakışlar...
Unutulmak ağır geldi.
Sabahın en kör saatlerine kadar sana kustum şarkılarımı
Ne istediğimi kimse sormadı
Kimse bilmedi aslında ne çok ağladığımı
Sen biliyorsun her şeyi...
Evin yolunu bile neden şaşırdığımı
Kollarına alıp yatağıma yatırıyorsun savunmasızlığımı
Tatlı melteminle örtüyorsun üstümü...
Hatta çıplaklığımı...
Bir iyi geceler öpücüğü dudaklarıma
Bir sarılış çocukluğuma
'' Her şey iyi olacak '' diyen sesin kulaklarımda
Kahretmesin! İnanıyorum sana.

İzmir! Sen benim erkeğim gibisin
Ne olursa olsun beni hep sevecek gibisin

Pelin Onay


Hayat Ankara' da beklenir,

İstanbul' da kovalanır,

İzmir' de ise yaşanır.

İzmir' de hayat beklenmez, kovalanmaz da...
O zaten sizinle beraberdir.
Ufkun ötesini muştulayan bir denizi vardır.
Mutlulukla dolu, sakin bir sevişmenin tadındadır körfez...
Körfez vapurlarının sakin gidişinde kovalamacayı bırakırsınız, bırakırsınız tüm hırslarınızı...

                                        Uzağında kalıp da,
yaşadığınız şehir bastıkça,
daha da basar;
havasına suyuna kurban olduğum
İzmir hasreti...

                                                                                                                                      Sevdamın Şehri

Her ayrılığın ardından yağar mı yağmurlar,
Bak gidiyorum...
Öyle bir yağıyor ki ağlar gibi ayrılıklara...
Ayrılıyoruz İzmir gidiyorum.
Soğuk bir otobüs camının ardından kalanları seyredeceğim birazdan.
Şimdi burda olmamalıydım gitmemeliydim bitmemeliydi.
Serseri gibi yürümeliydim sokak aralarında.
Gözyaşlarımı yağmurla saklamalıydım.
Yorulunca ıslak bir kaldırımda kalmalıydım..
Şimdi olmamalıydı bu ayrılık.

İzmirim... Sevdamın, kavgamın şehri
Burada bitiyor işte her şey...
Giderken el sallayacağım sana
Sende tüm mahsunluğunla bakarsın bilirim bana.
Sen benim çocukluğum, gençliğim, ideallerim, en saf yanım...
'' Gitme! '' der gibisin.
Yarın sabah yağmur sonrası toprak kokar sokakların.
İnsanların dolar caddelerine.
Güneş vurur ıslak çimlerin üstüne pırıl pırıl...
Yeni birileri gelir yeni umutlarla.
Sevgililer el ele geçerler sokaklarından.
Uzaklarda aklıma gelince kıskanırım onları.
Belki ağlarım yokluğunu hisseder de acırsa içim.
Küçücük bir kızdım sokaklarında koşa oynaya büyüdüm.
Tüm acılarımı en mutlu anlarımı gördün.
En büyük aşkıma tek şahit sensin.
Her şeyi sana bırakıyorum işte.
Kalbim yeter bana senden kalanlarla.
Hiç bilmediğim bir şehirde uyanınca duvarlar insanlar sesler yabancıyken...
Daha çok özleyeceğim seni.

Bir şarkı mırıldanıyorum içimden ağlamamak için.
Gözlerim yanıyor.
Hangi ayrılık vardır ki canı yanmaz insanın.
Canım yana yana gidiyorum.
Soğuk yağmurlu bir aralık gecesi.
Şimdi ayrılık vakti.
Soğuk puslu bir otobüs camının ardından bakıyorum sana...
İzmirim, sevdamın şehri...
İyi bak kendine!

İZMİR Şiirinde Lirik Kırıntılar

Olasıdır İlyada' nın İzmir' de yazıldığı
Olasıdır Amazonlu Smyrna' nın oynaştığı
These' yle…
Sevginin ve sevişmenin tarih düşüldüğü...
Taşlar ayaklanır mı
Efes'te Pagos ' ta Agora' da?
Beş bin kez uyanır mı İzmir
Salıncağında?
Tepekule uzun öykü
Uzun anlatım
Çala kalem geçilir mi sevdalar
Bak, gökyüzünün derinliğine
Hititli mavi kuş uçar mı hala?
Olgunluğuma denk düşen eski özlem.
Eylül hüznünde ele geçirdiğim kent.
Sevincimin yeni atlası, yeni coğrafyası hayatımın.
Eksiği fazlası
Beş bin inci dizilir gerdanına
Işır ki duruşu aşkınlaşır
Ben kabıma sığar mıyım ne mümkün…
İzmirli olurum tarihin görkeminde
Ah o lirik sevda, o antik coşku!
Şairin ve şiirin harman yeri
Olasıdır; İzmir' den filizlendiği aşkın.
 
 
 
 
 
İZMİR AĞLIYOR


(..bu şehir seni unutmayacak..)

dokundu kalbine bir el
titredi
gitmek için erkendi,
bekleyemedi

esti kalbinde bir yel
üşüdü
hayatın yorgunluğu tıkadı damarlarını
semaya süzüldü

bir yürek düştü Ege’ nin sularına
körfezin kollarında uykuya daldı
kordonun bağı çözüldü
saatler durdu, ışıklar söndü
“ İzmir için ölürüm ” diyen bir adamdı,
öldü.

İzmir ağlıyor şimdi sevgilisi için
İzmir’ e acı yakışmıyor
on iki yaşında bir çocuk,
“ senin yerine ben gitseydim ” diyor
böylesine derinden seviliyor
gecede titreyen mumların gölgesi,
hüznün şah damarına vurup,
kaldırımlara yansıyor

iyi yolculuklar sana İzmir’ in sevgilisi
bu şehir ellerini kaldırdı,
seni yıldızlara uğurluyor...







* * *


İzmir' i Özlemek


Bu bahar geç kaldım, ama nihayet yine İzmir' deyim.
Kordon' da durdum dün.
Güneş batarken ufka baktım.
Çok kalamayıp İstanbul' a döneceğim ya...
Körfez' in gümüş rengi sularına düşen kızıl parıltıları zihnime nakşettim ki, sonra hayalimde tekrar tekrar canlandırabileyim.
Tabii sekiz yıl önce uydurduğum "İzmir büyüsü" nü yapmayı da unutmadım!
Ne mi o?
Kış geçip baharda İzmir' e ilk gelişimde yazlık spor veya bez bir ayakkabı alırım. Böylece bütün yazı buralarda yürüyerek ve mutlu geçireceğime inanırım.
Bu kez de ilk iş olarak Alsancak' taki mağazaya girip klasik beyaz Converse alıp çıktım.


***

İnsan bir şehri bu kadar özler mi?
Aylar geçip tekrar o şehre geldiğinde kalbi özel bir randevuya hazırlanıyormuş gibi çarpmaya başlar mı?
Her seferinde kendime şaşırıyorum.
Karayoluyla geliyorsam Spil dağı eteklerinden Bornova' ya indiğimde, havayoluyla geliyorsam daha havaalanı terminalinden çıkıp Gaziemir havasını kokladığımda bile...
Bir tuhaf sevinç sarıyor içimi!
Oysa sorunu çok bu şehrin!
Öyle uzaktan güzellemelerle anlaşılacak gibi değil!


* * *

Betona ve gecekondulaşmaya teslim olmuş, yeşili şaşılacak kadar az bir şehir İzmir...
Tarihsel özelliklerine özen göstermeyi uzun yıllar savsaklamış, modern şehircilik ve mimariyle tanışmayı da geciktirmiş bir şehir...
Ekonomiden kültüre her alanda sıkıntılı bir şehir...
Üstelik biraz "gidin başımdan, beni rahat bırakın" havasında...
Bir yandan da sorunlarını aşma telaşında...
Ama öyle farklı bir "ruh" u, öylesine içten bir "yaşam sevinci" var ki!
O ruh, o sevinç duygusu şehrin herhangi bir sokağına adım attığın anda seni etkisi altına alıveriyor.
Hele sahile doğru indin mi, bir akşamüstü...
O atmosferi bir kez içine çektin mi...
Hele dostlar edindin mi...
Öyle bağlanıyorsun ki İzmir' e, bir daha kopman zor!

H. Babaoğlu

* * *

Beni kucakla izmir.
Beni Kucakla "İzmir" .. Bugün çocukluğum balonlar kadar renkli değil.
Kurşunu olmayan silahlarla
İntihar provaları yapıyorum.
Ve sancılarını çekiyorum ertelenen sevgilerin..

Bir babanın kızım tadında kokan
İyi geceler öpücüğü düşüyor fotoğraflardan
Saçlarımın dağınıklığını rüzgardan biliyorum
İnkar ediyor.
Sebebi olmadığım acıların
Katili de değilim.
Boşuna arıyorsunuz hüznümün sahibini
Kendimden başka kimseye
Borçlu değilim..

Beni kucakla izmir.
Bugün ellerim beş yaş yumukluğunda değil.
Türkülerin saflığından utanıyor gözlerim.
Türküler susturuyor beni bugün.
Küçük bir çocuğun yardım çığlıklarını işitiyorum.
Dua eden ellerine hüzünden başka bir şey bırakamamak
Acıtıyor içimi.
Hüzün bir çocuğun acısını dindirebilir mi..?

Beni kucakla izmir.
Bugün kahkahalarım bildiğin yerde değil.
Gitmez dediğin kaptan da terk etti gemiyi.
Korunaklı seyir defterleri sular altında.
Kızlığından sıyrılmış bir kadının
Gölgesi vuruyor sulara.
Kadının gözleri su yeşili
Kadının gözleri ıslak
Kadının gözleri uzaklarda.

Beni kucakla izmir.
Bugün sabır taşım iyi yontulmuş değil
Ağızdan çıkan her söz yaralıyor küçüklüğümü.
Buruk gülümsemelere ev sahipliği uzun sürdü
Hasretle çalan telefonun sesi bir anlık
Sevdam kilometrelere zincirlenmiş bir isyan.
Kalbim bu isyanda sıkışan küçük bir kuş.
Nerdesin diyebilmek bile zorlaşıyor gecelerde.
Seni seviyorum’lu bütün şarkı sözlerilar eksik yazılmış.
Eksik yazılmış özlemin adresi rehberlerde.
Yolunu kaybeden yolcular
Kuytu köşelerde sızma endişesinde.
Sarhoşluğu hiç bu kadar sevmemiştim.
Hiç bu kadar korkmamıştım yalnız uyumaktan.

Beni kucakla izmir.
Bugün gitmeler bana göre değil
Bu gitmeler kadınlığımın harcı değil
Ellerimde küçülüyor kavuşmalar
Kavgaların en kanlısı gözlerde yaşanıyor
İntihar mektuplarına rastlıyorum karanlık sokaklarda
En berbat ayrılıklar gece.
En berbat yalanlar geceleri söyleniyor.
Seviştiğim ve sevdiğim adam
Geceleri bensiz uyuyor.

Beni kucakla izmir.
Bugün sarhoşluğum çekilir gibi değil.
Dibini gördüğüm şişelerde başlıyor yalnızlığım.
Yirmi dört ayar değerinde değil sevinçlerim.
Kime satsan almaz.
Zenginliğim yüreğimden öte değil.

Beni kucakla izmir.
Bugün düşlerim ulaşılır cinsten değil.
Bozukluk sevişmelerimin hepsini
Tek kollu dilenciye verdim.
Dilenci şaşkın ben şaşkın gece şaşkın.
Nasıl oluyor da anlatamıyorum garipliğimi
Kustuğum şiirlerde
Konuştuğum ama duyamadığım bütün insanlarda aynı nakarat
Aynı melodi tekrarlanan.
Şarkılarımın öksüzlüğüne isim koyamıyorum.

Beni kucakla izmir.
Bugün şiirlerim sahibine yakın değil.
Özlediğim adam gecenin öteki yüzünde.
Özlediğim adam yatağında uykusuz
Özlediğim adam ne çok sevildiğinden habersiz.

Beni kucakla izmir..!
Beni kucakla izmir..!

Bugün özlemim!
Bugün suskunluğum!
Bugün çaresizliğim!
Bildiğin gibi değil...!

(Pelin Onay)
Senin bir parçan değildim, ama beni aldın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder